PDF Yazdır E-posta
Üye Değerlendirme: / 15
Kötüİyi
Deniz balıklarının hiç şüphesizen güzel ve gösterişli üyeleri melek balıklarına dahil olan cinslerdir. Balık sınıflandırmacıları (iktiyolojistler) onları gruplara ayırırken bile, bu balıkların ihtişamlarından dolayı imparator melek balıkları olarak adlandırmışlardır. Melek balıkları 33 ayrı cinse ayrılıp, yaklaşık 75 türü bulunmaktadır. Bunlar arasında cüce melekler centropyqe sdı altında ayrı bir grupta toplanırken, diğer cinsler Apolemichthys, Chaetodonoplus, Genicanthus, Paracentropyqe, Pyqoplites, Holacanthus, Ponmecanthus, Euxiphipops adları altında toplanırlar. Bu cinsler arasında Holacanthuslar, Pomacantuslar ve Euxiphipops cinslerinin yeri ayrıdır. Gerçekten de bu türler olağanüstü haşmetli görüntüleriyle bilen bilmeyen bütün hobicilerin beğenisini kazanmışlardır.
Kral melek (Holacanthus passer), Kraliçe melek (Holacanthus ciliaris) ve bir de bu kral ailesinin gururlu üyesi Majestik melek balığı (Euxiphipop navarcus) seyrine doyum olmayan 3 güzel türdür. Bu yazımda bu ailenin en sakin ve asillerinden biri olan Majestik meleği anlatmak istiyorum.
İlk olarak Cuvier tarafından 1831 yılında Pomacantus navarcus adı alrında tespit edilen bu balık 1934 yılında iki ünlü iktiyolog olan Fraser-Brunner tarafından alt cins olarak Euxiphipops navarcus adıyla yeniden tanımlanıp sınıflandırılmaya alınmıştır. Fakat son yıllarda bazı iktiyologlar Majestik melek balıklarını yeniden başka bir isim altında sunmak istemektedirler. Birçok teknik değeri olan kitaplarda, bu balığın yaygın olarak kullanıldığı isim Mavi Korseli Balık’tır. Ama akvaryum hobicileri arasındaki isme ise Majestik Melek balığıdır.
Hint okyanusu, Papua Yeni Gine ve Avustralya’nın büyük mercan kayalıkları bu balıkların yaşadıkları bölgelerdir. Genel olaarak hafif dalgalı dip akıntıları olan kayalık bölgeler en sevdikleri yerler olmasına rağmen, bazen hareketsiz lagoonlarda da görülmektedirler. Olgunlaşmış Melek balıkları yaklaşık 8-16 metre derinliklerde, ama asla bölgesinden fazla uzaklaşmadan yalnız gezerler. Olağanüstü güzellikte olan bu balığın renklerini ve desenlerini anlatıp canınızı sıkmak istemiyorum. Çünkü, zaten fotoğraflardaki görünümleri birçok şeyi anlatmaktadır. Ama yüzgeçlerinin kenarlarına dikkatlice baktığınızda elektrik mavisi bir renkle çevrelendiğini göreceksiniz. İkinci birşey, yüzgecinin başlangıcıyla (kuyruk yüzgeci) ve anal yüzgecinin kapladığı alandaki parlak mavi beneklerin görüntüsü tıpkı gece yarısındaki yıldızları andırmaktadır. İmparator meleklerinin birçok üyesinde olduğu gibi, bu türün de gerçekten renkleri farklı bir görünümdedir. İlk zamanlardaki renkle koyu lacivert bir beden üzerinde dikey olarak dizilmiş beyaz bantlarla çevrilmiştir. Olgunlaşmaları veya renk başkalaşması 3,5 cm’yken başlayıp, balık 8-10 cm boya gelene kadar sürmektedir.
Yaklaşık 3,5 yıl önce olgun bir bireyi alıp, tam 1,5 ay süre bakımını yapmıştım. Daha sonra bir müşterimin ısrarlarına dayanamayıp ona satmak zorunda kaldım. 780 litrelik ve altında 260 litrelik su haznesi olan özel bir filtreli akvaryumda tutuyordum. Yanında 1 arabiyan angel, kar yüzlü müren, pakstan kelebeği, annularis melek, 2 cüce melek (coral beauty), 4 soytarı balığı beraberce yaşıyorlardı. İlk zamanlar çok utangaç olan bu balık verdğim yemleri bir türlü kabul etmiyordu. Doğada kırmızı, kahverengi süngerleri ve algleri yediklerinden ben de Saros körfezinden bir arkadaşa getirtmiş olduğum canlı taşları akvaryuma yerleştirmiştim. Balık ortama yavaş tavaş uyum sağlmaya başlayınca, kayaların üzerinde oluşmuş kırmızı kalkerli ve çok küçük yeşil algleri dikatlice didikliyordu. Ama verdiğim karides parçalarını ise hala reddetmekteydi. Bu nedenle haşlamış olduğum karidesleri içinde spirulina olan balık yemleriyle karıştırıp, canlı taşların üzerinden kazdığım ince yosunların arasında bir gün buzdolabına koyarak beklettim. Ertesi gün balıkları yemlediğimde diğer balıklar yemleri büyük bir iştahla tüketirken, bizimki ise yalnızca birkez küçük parçalardan birini ağzına alarak yemeye çalıştı. Balığı yeme alıştırma, esnasında bir kez bile yemi ağzına alması çok önemlidir. Balık bu sayede verdiğiniz yemeğin lezzetini algılayarak, yemi beğenmez ve tükürür veya yemi ağzında uzun süre tutarak çiğner ve solungaç taraklarından tozcuklar olarak çıkarır. İşte bu olay bize balığın yeme alışacağını bildirir. Artık bundan sonra gerisi kolaylaşır. Birkaç kez yemi ağzına alması bir süre sonra diğer yemleri de yiyeceğini gösterir. Bir hafta sonra, yaknızca karides miksini değil, diğer kuru yemleri de tüketmeye başlamıştı. Diğer melek balıkları birbirlerini kovalarken, bu balığın kavgacı bir huyu yoktu (belki de akvaryuma en son giren üye olduğu için). Arabiyan melek balığı müthiş bölgeci olduğundan öteki melek balıklarını hemen yüzgeçlerini gererek kovalıyordu. İmparator ailesinin belki de en sakin üyesi Majestik Melek balıklarıdır. Bu davranışları da onu diğer melek balıklarıyla bir arada tutmanızı kolaylaştırır. Bu arada birşey daha hatırlatmalıyım, aynı türden iki balığın bir arada tutulması sakıncalıdır. Güçlü olan birey mutlaka diğerini kovalayacak, ısıracak ve bir süre sonra ölümüne sebep olacaktır. Doğal yaşam alanlarında melek balıkları 8-10 m2’lik bir alana sahip çıkarlar. Bunların birçoğu harem hayatı sürerek ürediklerinden henüz akvaryumda üretilmeleri için çalışmalar yapılmamaktadır. Yalnızca büyük şehir akvaryumlarında birkaç türün üredikleri (tesadüf olarak) bildirilmektedir.
Bakımı oldukça kolay olan bu balıklar, ülkemize Uzakdoğu’dan (Singapur’dan) ithal olarak gelmektedir. Diğer balık türlerine göre oldukça pahalı olan bu balıkları almadan önce, mutlaka alacağınız petshoptaki akvaryumlarda birkaç gün veya en iyisi bir hafta kadar bir süre ortama ve yem almaya alışmış olan bireyleri satın almalısınız. Aldığınız balığın sırtı ve karın kısmı çökmemiş, dolgun ve parlak gözleri olmalıdır. Ayrıca, boyut olarak da en az 8-10 cm, en çok 14-18 cm boydakileri tercih etmelisiniz. Oldukça iyi filtrasyon sistemiyle donatılmış en az 500 litrelik akvaryumlarda gayet iyi gelişirler. Akvaryumum suyunun 5 %’ini 10 günde bir değiştirmeyi unutmayınız. Yalnızca balık beslenen akvaryumlarda uzun süreli, büyük miktarlardaki su değişimleri (örneğin; 5 haftada % 35 kadar su değişimi) akvaryum ortamında balıkların amonyaktan etkilenmesine sebep olmaktadır. Doğada 25-30 cm bir boya ulaşabilmelerine rağmen, akvaryumlarda ancak bunun yarısı kadar olurlar. Akvaryumlarında mutlaka kayalardan mağaralar ve holler yapmalısınız. Ortama alışıncaya kadar veya korktuklarında, bu mağaraların içlerine girerek kendilerine güven ortamı sağlarlar. Ortama alıştıktan sonra ise serbestçe gezerek bakıcısının elinden yem bile alırlar.
Bu balıklar derin sularda yaşadıklarından güçlü aydınlatmalardan rahatsız olabilirler. Bu nednele büyük lükslü metal haylad ışıklar yerine, florasan ışıkları kullanabilirsiniz. Suyun ısısı 26 oC, pH 8-8,2 ve tuzluluk 1,022 kadar olmalıdır. Ayrıca suyun amonyak, nitrit ve nitrat değerlerini kontrol etmelisiniz. Bu balıklar her ne kadar güçlü olsalar da yüksek nitrat miktarına dayanamazlar. Bu nedenler filtrenin yanında, güçlü bir protein emicisine de ihtiyacınız olacaktır. Suda çözünen organik kirliliği en aza indirgemede oldukça etkilidir. Zkvaryum suyunun standartların altında olması, örnek olan nitratın (NO3) 30-40 mg kadar uzun süre sürmesi bu balıkların kolayca hastalanmasına sebep olacaktır. Melek balıklarında rastlanan ayrı bir olay da Lateral çizgi hastalığıdır. Bu rahatsızlıklara tang balıklarında da rastlanmaktadır. Bu hastalık ilk evrelerinde balıkların kafatasındaki renk pigmentlerinin kaybolmasıyla başlar, daha sonra Lateral çizgisinin başlangıcına kadar ilerler. Buradaki olayın ortaya çıkması; a) balıkları uzun süre nitratı yüksek sularda yaşıyorlardır, b) bu balıklar doğada birçok sünger türünü ve değişik algleri tükettiklerinden yüksek miktarda C vitamini almaktadırlar. Dolayısıyla, akvaryumda bu vitaminden yoksun kalması hastalığın ortaya çıkması için en önemli nedendir. Balıklarınızı mümkün olduğunca kaliteli yemlerle besleyip, gerekli vitaminleri almasını sağlamalısınız.
Karma akvaryumlarda; aslan balıkları, tanglar, kar yüzlü mürenler, küçük gruperlar ve birçok soytarı balıklarıyla uyum içinde yaşarlar. Ama asla reef akvaryumları için uygun değillerdir. Gerçi ben macolossus melek balığını uzun bir süre (4 ay kadar) reef akvaryumunda tutup, davranışlarını incelemiştim. Akvaryumda dokunduğu yaratıklarının başında beyin coral, elegant coral ve ilginçti yumuşak corallerden de mushroomlethar corallere arada sırada dokunmaktaydı. Ancak beyin ve elegans coral bu dokunuşlara (ısırıklara) dayanamayarak bir süre sonra öldüler. Leather coralle ise bir daha dokunmadı ve leatherlar uzun bir süre bu melekle birarada yaşadılar (ta ki müşterisi çıkıp satılana kadar).
Umarım bu haşmetli balık hakkında anlattıklarım sizleri az da olsa mutlu etmiştir. Bakımı ve beslenmesi oldukça kolay olan bu balık, uzun bir süre akvaryumlarda yaşatılabilmektedir. Yeter ki onun için uygun olan ortamı ve su koşullarını sağlayınız. Bütün deniz akvaryumu hobicileri, bir dahaki konumuzda görüşmek üzere hoşçakalın.