Ana Sayfa Deniz OKYANUSLARIN ALTINDAKİ BÜYÜK ŞEHİRLER

OKYANUSLARIN ALTINDAKİ BÜYÜK ŞEHİRLER

1415
0
reef akvaryumu
reef akvaryumu

Sadece akvaryumdan süzülen ışığın aydınlattığı odada, bulut kümesi şeklinde akvaryum yüzeyine yükselen hava kabarcıklarının görüntüsü, canlı kayalar, anemonlar, mercanların arasından süzülen deniz balıklarıyla birlikte oluşturduğu o renklerin ahengini izlemekten daha dinlendirici birşey düşünemezsiniz.

Mercan resifleri, bu inannılmaz renkli dünyanın canlıları, bütünüyle ele alındığında yeryüzündeki en büyük canlı yapıyı meydana getirirler. Okyanusların tropik bölgelerinde bulunan resifler, kendi bölgelerindeki canlılar için iyi örgütlenmiş mimarinin çarpıcı bir örneği, bir topluluklar dizisidir.

Bir resif (veya mercan) tek bir yapıdan olumamıştır. Aynı deri dokusunun birçok gözenek içerdiği gibi, resifler de polip adlı sayısız mikroskobik hayvanlardan oluşan bir koloniler kütlesidir. Resifleri meydana getiren poliplerin birçoğu gözle görülmez ama bilinen en büyük koloniler, bazen bir ev büyüklüğünde olabilir. Küçük grupların, birbirlerine karşılıklı bağımlılıkları nedeniyle biraraya gelerek denizlerin altında bu canlı kentleri meydana getirirler.

Polipler, deniz suyundaki kalsiyum karbonatı emerek, bunu sert kireçtaşına dönüştürürler, böylece kendi iskeletlerini oluştururlar.

Kapalı enerji sistemi: Polipler, Zooxanthelae (Symbiodinium microadiadicum) adlı bir alg türü, bir çeşit mikroskobik bitki içerirler. Burası polipin üreme ve yenilenme merkezidir. Bu bitkiler poliplerin amonyak ve karbondioksit gibi atıklarını da emer, böylece poliplerin beslenmesi için şeker, aminoasit va başka bileşimler üretir. Güneş ışığı polipi canlı tutar, çok etkin bir kapalı enerji sistemini oluşturur. Polipler, tentakıllarını (veya dokunaçlarını) uzatarak bir diğer besin kaynağı olan planktondan yararlanırlar. Her canlı polip ötekilere bağlı olduğundan biri için olan besin tüm koloninin ortak besinini oluşturur. Polipler öldüğünde kireçtaşı yapıları kalır. Bir resif aslında birbiri üstüne eklenmiş ölü poliplerin nesillerinden oluşur. En üstünde canlı polipler tabakası bulunur. Resiflerin kendilerini yeniden keşfetmeleri yaz dönemlerinin özel gecelrinde gerçekleşir. Ay dönemlerini anahtar olarak alan ve su yeterince sıcaklaşınca duyarlılığı artan polipler (erkek, dişi veya erdişi) spermlerini, yumurtalarını ya da her ikisini serbest bırakır. Bu üreme unsurlarının milyarlarcası, yüzlerce kilometre boyunca okyanusun üstünü kaplar. Akıntılarla yüzeye taşınıp, karşıtlarıyka karşılaşırlar. Tek bir gecede yaklaşık 330 resif inşa eden mercan türünden 150-160 kadar birtek patlamada kütle halinde döllenirler. Sonra batarak resifin üstünde yeni bir yaşam tabakası oluştururlar. Böylece genişleyip, diğer başka canlıları da içinde barındıran sualtı şehilerini meydana getirirler.

Deniz akvaryumlarının genel özellikleri ve sistemlerinden diğer bölümde bahsetmiştim. Daha önce de anlattığım gibi deniz akvaryumu sistemi sabır ve sorumluluk isteyen bir uğraşı. Ama sonuca ulaştığınızda hiçbir zaman sonu olmadığını anladığının bu hobi kesinlikle sabırlı olmanın karşılığını size geri veriyor. Reef akvaryumlarının normal balık akvaryumlarına göre genel sistem olarak çok büyük farklılıkları olmadığı halde suyun kimyasal özellikleri ve nitelikleri daha fazla özen ister. Onun için reef bölümümüze başlarken siz okuyucularımızı öncelikle su ve suyun yapısı ile ilgili bilgilendirmeye çalışacağız. Kitaplarda bile bulamayacağınız tecrübelerle edinilmiş bilgilerimizi de kesinlikle sizlerden sakınmayacağız. Gelecek sayılarımızda pahalı gelen bazı sistem parçalarını evinizde çok daha ucuza nasıl yapacağınızı anlatacağız.

Reef akvaryumlarına girerken bu ilk sayımızda diğer akvaryum çeşitlerini de yakından ilgilendiren pH nedir onu tanımlayacağız. Reef akvaryumu konusuna neden böyle bir giriş yapığımızı merak edenlr için açıklamamamız gereken pH’daki dalgalanmalar her ne kadar her türlü balık içn tehlikeli olsa da invertebralar için çok daha tehlikelidir. Reef akvaryumlarında suyun kalitesi çok daha önemlidir. Bu nedenle bu ilk yazımıza pH’ın ne olduğunu öğrenerek başlıyoruz. Birçok akvaryumsever pH’a dikkat eder ama ne olduğunu tam olarak bilmez. Reef akvaryumlarında en önemli konu olan su kalitesinde pH ilk sıradadır.

Evet öyleyse suyun molekül yapısı ile başlayalım. Su molekülü iki hidrojen ve bir oksijenden oluşur. Bu molekük iki küçük parçaçığa ayrılma eğilimindedir. Bunlardan biri hidrojen (+) iyonu, diğeri ise hidroksil (-) iyonudur. Su molekülü hidrojen iyonu (H+) ve hidroksil iyonu (OH-) ayrışır. Bunları toplarsanız iki hidrojen ve bir oksijen ortaya çıkar, bu birleşim de suya eşittir. Hidrojen ve hidroksil iyonları eşit orandaki su 7 olarak değerlendirilir ve bu da nötr olarak adlandırılır. 7’nin altındaki her değer asidik, üstündeki her değer ise alkali olarak adlandırılır. pH’ın anlamını bilmek ve nasıl oluştuğunu anlamak önemlidir. Doğadaki pH değerlerine gelince, Meksika sahillerindeki gel-git havuzlarında 8,9 değerlerine kadar yükselmektedir.

Deniz akvaryumlarında ise 7,4 ile 8,7 aralığındadır. Kapalı sistem deniz akvaryumlarında kabul edilebilecek değer 7,9-8,4 arası arasında olup ideal ölçüm 8,1-8,4 aralığındadır. Akvaryumda bakacağımız canlıların milyonlarca yıldır bu değerler arasında yaşamaya alıştıklarını aklımızda bulundurmalıyız. Meksika sahillerindeki gel-git havzalarında yaşayan bazı canlılar çok sıcak ve çok yüksek pH derecelerine uyum sağlamışlardır. Ama bu, akvaryumda bulunduracağımız türlerin birçoğu için geçerli değildir. Bu durumda çok düşük ya da çok yüksek pH değerleri akvaryumda bulunarak canlılar için stres kaynağı olabileek tehlikededir. pH gün içerisinde yükselirken gece de düşüş gösterecektir. Buradaki aralık çok önemlidir. Eğer olması gerekenden farklı olarak bu aralığı aşağı ya da yukarı aşıyorsa bunun sebebini araştırmamız gerekir.

Balık dışkıları, yenmemiş yemler, ölü balıklar ve bitkiler gibi çürüyen maddeler bir çeşit asit ortaya çıkarırlar. Asit de sistemdeki pH dengeleyen maddeleri (bikarbonat, karbonat ve bor gibi) azaltır. Bununla birlikte, akvaryumda fotosentezi ateşleyen inorganik karbon ihtiyacı sonucunda ortaya çıkan yosunlar (algler) ve pH’ta düşme yaşanır. pH üstünde olumlu etkisi olan iki madde vardır. Bunlardan biri bor, diğeri de suni bikarbonat formundaki karbondur. Suni karbon suya havadan karışan ya da bitki va canlıların soluk almalarıyla oluşan karbondioksittir. Suni karbon moleküller olarak balık dışkılarının çözünmesi ile ortaya çıkan gerçek karbondan daha çok olduğundan, deniz suyunda çözünmemiş metaller ve bor ile reaksiyona girerek suni bikarbonatı oluştururlar. Deniz suyundai inorganik karbonun büyük bir bölümü bikarbonat, bir miktarı da karbonat formundadır.

Gece süresince bitkilerin ve hayvanların soluk almasıyla ekstra karbondioksit açığa çıkar ve bu süre zarfında pH düşer. Sabahın ilk saatlerinde pH en düşük seviyededir. Gün içinde ve özellikle ışığın yoğun olduğu saatlerde pH yükselmektedir. Çünkü bu sırada fotosentez ile karbondioksit emilerek oksijen açığa çıkmaktadır. Sabah erken saatlerdeki ölçümde görülen 7,9 kabul edilebilir seviyedir. İlerleyen saatlerde pH 8,0 ve yukarısına doğru çıkma eğiliminde olacaktır. Çoğunlukla pH’ın 8,0’ın yukarısında olması suni karbonun (karbondioksit) bikarbonata çevriliyor olmasındandır. 8,0’ın altında ise karbondioksit karbonik aside dönüşmekte ve pH düşmektedir.

Piyasada değişik markalarda birçok pH test kiti satılmaktadır. Hepsi temel olarak aynı sistemi kullanır. İyi okuyabildiğiniz ve 0,1 kademeli göstergeye sahip olanları seçmenizi tavsiye ediyoruz. Testlerinizi haftada bir gün sabah erken ve akvaryumunuz 1-2 saat yoğun ışık aldıktan sonra öğlen saatlerinde olmak üzere iki kere yapmanız en uygun olacaktır. Kendi akvaryumunuzun pH testini mutlaka evde kendiniz yapın, suyu alıp akvaryumcuya götürmek doğru sonucu vermeyecektir. Suyu akvaryumdan alır almaz testinizi yapın, su beklerse sonuç doğru olmayacaktır.

pH’ın doğru değerlere getirmenin iki yolu vardır. Birincisi suya dengeleyici kimyasal maddeler katmak, ikincisi ise sorunu araştırıp ortadan kaldırmaktır. Sebeplere gelince, fazla yemleme, gereğinden daha kalabalık bir akvaryum, kirli kum, kirli filtre malzemeleri, gerekli su değişikliklerini yapmama, çökelti oluşması, yeterli protein skimmer, ölü balık ya da bitkiler olabilir. Eğer bu saydıklarımızın hiçbiri durumunuza uymuyorsa alkalinliği ölçerek yetersiz tampon maddenin olup olmadığına bakmalısınız. Reef sistemlerinde alkalinlik seviyesi 10-12 dKH ya da 3,5-4 meq/l olmalıdır.

reef akvaryumu
reef akvaryumu

pH’ın acil yükseltilmesi için suya karbonat konulabilir. Karbonat ilavesi pH’ı 8,3 seviyesie kkadara getirebilir ama bunu yaparken azar azar ilaveler yaparak ölçüm yapmalısınız. pH’ın denglenmesinin birkaç gün sürebileceğini unutmayın. Bu nedenle, bir kerede çok fazla ilave yapmayın. ½ gr karbonat 3,8 litre deniz suyunun pH’ını 0,6 yükseltir. Unutmayın ki akvaryumdaki canlıları, özellikle İnvertebralar sudaki pH değişikliğine balıklardan çok daha fazla duyarlıdırlar.

Kısa süreli olarak pH’ın 8,5-8,6 seviyelerine yükselmesi çok zararlı değildir. Bunun sebebi yoğun ışıklandırma sırasında akvaryumunuzdaki alglerin karbondioksit emerek fazlaca oksijen vermesinden kaynaklanabilir. 8,6’nın üstü eğer kalıcı olursa risklidir. Suya karbondioksit enjekte etmek yüksek pH’ı düşürmek için bir çözüm olabilir. Eğer bu sorunun sürekli yaşıyorsanız, akvaryumunuzdaki alfgleri sürekli temizlemek gerekir. Piyasada pH değerine göre suya karbondioksit enjekte eden sistemler satılmaktadır. Gelecek sayılarımızda reef akvaryumları ve geniş sistemleri ilgili daha geniş bilgiyi bulabileceksiniz.